takipte kal

Mutlu bir hayat!
Reklamların Çocuklar Üzerindeki Etkileri

Reklamların Çocuklar Üzerindeki Etkileri

Çocukların televizyon, ekran ve medya kullanımı ile ilgili çok sayıda araştırma yapılmıştır. Reklamların bireyler tarafından anlaşılması üzerine de yapılan araştırmalar mevcuttur. Reklamlarda verilen mesajların anlaşılabilmesi için bilgi işleme süreçlerinden özellikle önemli iki tanesi gereklidir. Öncelikle, bireyin, reklam olan ve reklam olmayan içerikleri ayırt edebilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle, reklam ile program arasındaki farkın anlaşılıyor olması gerekir.

Çocuklar ile yapılan çalışmalarda, 4-5 yaşın altındaki çocukların TV için yapılmış programlar ile reklamları ayırt edemedikleri belirlenmiştir. 5 yaştan sonra çocuklar, reklamlar ile TV programları arasında kavramsal farkı anlayabilmeye başlarlar. Ancak bu anlayış duygulara (“reklamlar daha komik”) veya algıya (“reklamlar daha kısadır”) dayalıdır.

Reklamların anlamlı biçimde anlaşılabilmesi için ikinci bilişsel gereklilik, reklamların ikna edici içeriğine dairdir. Bu noktada, reklamın ikna etme niyeti ile yapılan içeriği çocuğun anlayabileceği düzeyde olması gerekmektedir. Diğer bir deyişle, reklamı yapan kişinin niyetinin izleyicileri ikna etmek olduğu, ikna etmek amacıyla yapılmış yanlı mesajların ise bu amacı taşımayan mesajlardan farklı algılanması gerektiği bilgisi izleyen kişide olmalıdır. Oysa çocuklar bu iki bilgiye 8 yaşından önce sahip olmayabilirler.

Benmerkezcilik ve bakış açısı oluşturma üzerine yapılan gelişimsel araştırmalar, reklamların altında yatan ikna etmeye yönelik amacı, 7-8 yaşından önce çoğu çocuğun anlamadığını ortaya koymaktadır. Ancak, çocukların reklamların yanlı olabileceğine dair bir düşünceye sahip olup olmadıkları, veya buna hangi yaşta sahip olacaklarına dair daha az araştırma bulunmaktadır. Elbette, reklamın ikna etmeye dair amacını anlayabilme becerisi, çocuğun içinde bulunduğu gelişimsel döneme bağlı olarak değişebilir. Ancak reklam kavramının anlaşılabilmesi, ortalama olarak 7 ila 8 yaşından önce değildir. Bu durumda bilimsel araştırmalar ile desteklenmiş bir bilgi olarak, 7 ila 8 yaşından önce çocukların televizyon reklamlarındaki ikna etme amacını anlamadıklarını söylemek mümkündür.

Diğer bir konu ise 6 yaştan önce, çocukların gerçek ile hayali olanı ayırt edemeyecekleridir, reklamlar, masallar, veya çizgi filmler söz konusu olduğunda da bu bilgi göz önünde bulundurulmalıdır. Burada yer alan canavarlar, yaratıklar, cadı ya da büyücüler de gerçek değildir. Ancak okul öncesi dönemdeki küçük çocuklar bunların ayırdına varamaz. Bu döneme somut işlem dönemi denir. Özünde soyut kavramları 11 yaşından önce çocuklar tam olarak kavrayamaz. Bu nedenle de yetişkinlerin desteğine ihtiyaçları vardır. Bir çocuğun televizyon veya internet üzerinden gösterilen programlara, ancak yaşa uygun biçimde maruz bırakılması gerekmektedir. Ancak okulöncesi dönemdeki çocukların korkabilecekleri soyut kavramlardan her an korunmaları mümkün olmayabilir. Bu noktada yetişkinlerin, kavramları çocuklar için açıklamaları gerekebilir. Bunun dışında çocukların korktukları, endişelendikleri durumlarda ise bunu ifade etmelerine destek olmak, duygularını anlamak da yetişkinlerin destekleyici roller arasındadır.

Çocukların TV ve benzeri ekran zamanına maruz bırakılmaları söz konusu olduğu durumlarda ise yetişkinlerin onlarla birlikte olması önerilir. Bu durum reklam filmleri için de geçerlidir. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi 8 yaş öncesindeki çocuklar reklam filmlerindeki niyeti tam olarak anlayamamaktadır. Bu nedenle soyut kavramların bulunduğu içeriklere -film, çizgi film ve reklam filmleri de dahil olmak üzere- maruz bırakılmamalıdırlar. Ancak maruz kaldıkları durumda ise yetişkinin açıklamalar yapması önemlidir. Çocukları endişelendiren ve korkutan gerçek olmayan durumlar/karakterlere maruz kalması durumunda yetişkinin çocuğun yanında olarak çocuğun duygu kontrolü geliştirmesi için yararlı olacaktır. Çocuklar pek çok şeyden korkabilirler. Bunların yetişkinler tarafından anlaşılması, anlaşıldığının çocuğa aktarılması ve normal olduğunun bildirilmesi önemlidir. Bu noktada, Domestos reklamlarında görülmekte olan küçük yeşil ve gri mikropların, bu reklamlara maruz kalma olasılığı olan çocuklar üzerinde ne tür etkiler bırakabileceği üzerine düşünülecek olunduğunda, akla ilk gelmesi gereken husus, çocukların reklamlara maruz bırakılmaması gerekliliğidir. Burada öncelikli sorumlular anne-babalar ve çocuğa bakmakla yükümlü yetişkinlerdir. Domestos reklamlarındaki mikropların çocukların TV’de her zaman gördüğü cadı/canavar ve benzeri yaratıklardan bir farkı yoktur, dolayısıyla çocuklarda bunlara kıyasla farklı bir etki bırakmayacaktır. Öte yandan, yetişkinlerin bunun farkında olmaları ve çocukları yaşlarına uygun olmayan durumlara maruz bırakmamaları onların temel görevidir. Bu noktada, küçük yaştaki çocukların ruh sağlığı yalnızca reklamlar ile değil, televizyonda gösterilen pek çok içerikten olumsuz etkilenebileceğinden anne babaların koruma görevleri hatırlatılmalıdır.

Buna benzer olarak reklamlara maruz kalan küçük çocukların temizlik maddelerine özeneceği ve bu maddeleri kullanmak isteyebileceğine dair bir sorunun cevabı da bu mantık yürütme içerisindedir. Temizlik maddeleri zehirlidir. Ev kazalarının arasında küçük çocukların bu tür maddeleri içmeleri yer almaktadır. Evde küçük çocuğu olan yetişkinlerin, temizlik malzemeleri de dahil olmak üzere, tüm tehlikeli maddeleri çocuğun ulaşabileceği yerlerden kaldırması ve çocuğun yaşamakta olduğu evi güvenli hale getirmeleri çocuğu koruma görevlerinin en başında gelmektedir.

Çocuğun Temel Hakları

Çocukları pek çok olumsuz yaşam olayından korumak, birlikte yaşadıkları yetişkinlerin görevidir. Gerek sokakta arabalardan, gerekse de evde sivri bıçak, makas gibi aletler veya temizlik maddeleri gibi zehirli maddelerden korumak ebeveynlerin görevleri arasındadır. Bu görev her durumda ebeveynin çocuğu koruma görevinden kaynaklanır. Bunun aksi ise çocuğun ihmal edilmesidir, ki bu da çocuğun temel korunma hakkının ihlal edilmesidir.

Çocuğun Medyaya Maruz Bırakılmasının Sınırları ve Yöntemi Çocuğun 2 yaşından önce televizyona maruz bırakılmaması gerekmektedir. 2 yaşından sonraki dönemde ise yaşına göre 10 dakika ile sınırlayarak (3 yaş çocuğu için en fazla 3×10 dk.) maruz bırakmak söz konusu olabilir. Ancak bu durumda da yetişkinlerin çocuğun yanında olması ve yaşa uygun programı seçerek çocuk ile birlikte izlemesi önem taşır. Bu tıpkı çocuğu oyun parkında yalnız bırakmamak gibidir. Bir sorun çıktığında, yetişkinin orada olarak çocuğun düşünce ve duyguları ile ilgili destek olması gerekebilir. 8 yaşından önce çocukların reklamlar ve amaçları ile ilgili kavrama becerisinin sınırlı olduğu yukarıda belirtilmişti. Ancak 8 yaşın üstünde olup reklamlara maruz kalmış olan bir çocuğu, yetişkinin o reklamda neyin anlatılmaya çalışıldığı hakkında düşünmesi konusunda desteklemesi gerekmektedir. Bu noktada çocuğun çokça maruz kaldığı reklamlar üzerinde, yetişkinin çocukla konuşmasında fayda vardır. Ebeveynin çocukları düşünmeye sevk etmesi için sorması gereken birkaç soru olabilir. Burada reklamı yapılan nedir? Neyin reklamı yapılmaktadır ve ürün ile ilgili bilgiler nelerdir? Bu ürünün amacı nedir? Reklamı yapanların ürünü satmak için kullandığı stratejiler nelerdir? Yetişkinler, reklam kullanılarak ürünün nasıl daha çekici hale getirildiğini, çocuğun düşünmesi için desteklemelidir. Bu da çocuğun, televizyonda, özellikle de reklamlarda görülen her şeyin gerçek ve derhal inanılacak bir bilgi olmadığını görmesine yardımcı olacaktır.

Prof. Dr. Aylin İlden Koçkar, Klinik Psikolog 

Comments Off

İLGİNİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAZILAR

Aylin İlden Koçkar

Prof. Dr. Aylin İlden Koçkar

Uzmanlık alanı çocuk ve ergen psikopatolojisi olan Prof. Dr. Koçkar bebeklik, okul öncesi, çocukluk ve ergenlik döneminde görülen duygu-durum bozukluklarını araştırmakta ve bu konularda seminer ve danışmanlık vermektedir.

Instagram

×